Sinem Uçar Denge

Çocuk Gelişimi Uzmanı

Dijital Çağda Çocukluk: Gelişimi Destekleyen Teknoloji mi, Sessiz Tehdit mi?

22 Mart 2025 Cumartesi, 14:27

Günümüzde çocukluk, önceki kuşakların deneyimlediği doğal, hareketli ve sosyal etkileşimlere dayalı yapısından hızla uzaklaşmakta. Dijitalleşme, yaşamın her alanında olduğu gibi çocuk gelişimi üzerinde de belirleyici bir faktör haline gelmiştir. Teknolojinin sunduğu imkânlar inkâr edilemez; ancak özellikle erken çocukluk döneminde ekran temelli deneyimlerin hızla artması, bu gelişimsel sürecin doğasını yeniden tartışmayı zorunlu kılmaktadır.

Ekran Maruziyetinin Nörogelişimsel Etkileri

0-6 yaş dönemi, çocukların beyin plastisitesinin en yüksek olduğu, çevresel etkileşimlerin sinaptik bağlantılar üzerinde belirleyici olduğu kritik bir dönemdir. Bu yaş grubunda ekran temelli uyarıcıların aşırı ve kontrolsüz kullanımı, çocuğun dil, dikkat, motor ve sosyal becerilerinin gelişimini sekteye uğratabilir.
Araştırmalar, günlük ekran süresi 1 saatin üzerinde olan 2-5 yaş arası çocuklarda dil gelişimi gecikmesi, dikkat dağınıklığı, uyku problemleri ve duygusal regülasyon güçlükleri yaşanma riskinin anlamlı düzeyde arttığını göstermektedir

Ekran karşısında geçirilen zaman, çocukların keşfetme, hareket etme ve sosyal etkileşim kurma fırsatlarını kısıtlar. Oysa çocuklar, dünyayı bütün duyularını kullanarak ve bedenlerini aktif olarak kullanarak öğrenirler. Bu nedenle dijital içeriklerin, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarına uygun olarak sınırlandırılması ve niteliğinin dikkatle seçilmesi gerekmektedir.

Dijital İçeriklerin Niteliği: Ne İzlediği, Ne Kadar İzlediğinden Önemli mi?

Ebeveynlerin sıkça yönelttiği sorulardan biri şudur: "Ne izlediği mi, ne kadar izlediği mi daha önemli?" Bilimsel veriler her iki faktörün de çocuğun gelişimsel çıktıları açısından kritik olduğunu göstermektedir.
Şiddet içeren, hızlı tempolu ve ödül bağımlılığı oluşturan içerikler; çocuğun empati, sabır, problem çözme gibi sosyal-duygusal becerilerini olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, yaşa uygun, yaratıcı düşünmeyi destekleyen, etkileşimli içerikler; çocuğun dijital becerilerini güvenli bir şekilde geliştirebilir.

Ancak bu noktada altı çizilmesi gereken kritik konu şudur: Hiçbir dijital içerik, çocuk için gerçek yaşam deneyimlerinin yerini tutamaz. Ekran başında edinilen bilgiler, çocuğun doğal çevresiyle kurduğu etkileşim kadar kalıcı, anlamlı ve bütünsel değildir.

Ebeveynlere Rehberlik: Dijital Denge Nasıl Sağlanır?

Dijital çağda çocuk yetiştirmenin anahtarı, teknolojiyi yasaklamak değil; kontrollü, bilinçli ve rehberli kullanım sağlamaktır.
Bu kapsamda uzman önerileri şunlardır:
1. 0-2 yaş arası ekran maruziyeti önerilmemektedir (Amerikan Pediatri Akademisi, 2016). Bu yaş grubunda canlı etkileşimler, dil gelişimi ve duygusal bağ açısından önceliklidir.
2. 2-5 yaş arası çocuklar için günlük ekran süresi maksimum 1 saat olmalı, bu süre yetişkin eşliğinde ve seçilmiş içeriklerle sınırlı tutulmalıdır.
3. Dijital içeriklerin niteliksel analizi yapılmalı; şiddet, korku, hızlı tempo gibi unsurlar içeren programlar tercih edilmemelidir.
4. Ekran dışı zaman, çocukların gerçek oyun, doğa, kitap ve sanat etkinlikleri ile zenginleştirilmelidir.
5. Ebeveynler dijital rol model olmalı; çocuğun teknoloji ile kurduğu ilişkiyi kendi davranışlarıyla yönlendirmelidir.

Çocukluk, Tekrar Yaşanmaz: Dijital Dünya Yerine Gerçek Bağlar İnşa Etmek

Teknolojinin sağladığı olanaklar tartışılmaz; ancak çocuk gelişimi açısından gerçek yaşam deneyimlerinin yerini alması mümkün değildir. Ekranlar çocukların dikkatini çekebilir, fakat onlara dokunmaz. Oysa bir çocuğun sağlıklı gelişiminde dokunulmak, hissedilmek, sevilmek ve anlaşılmak en temel ihtiyaçtır.

Çocuklarımızı geleceğe hazırlamak, onları teknolojiden uzak tutmakla değil; teknolojiye karşı güçlü, bilinçli ve donanımlı hale getirmekle mümkündür. Bu da dijital farkındalık, duygusal bağ kurma becerisi ve sınır koyma yetisi ile mümkündür.

Ve Unutmayın...

Bir gün, çocuğunuz büyüdüğünde o çok izlediği çizgi filmleri, oynadığı dijital oyunları hatırlamayacak belki. Ama sizinle birlikte geçirdiği o gerçek anları, elini tuttuğunuzda hissettiği güveni, birlikte güldüğünüz anların sıcaklığını, göz göze geldiğinizde kurulan görünmez ama güçlü bağı daima hatırlayacak.

Ekranlar ışık saçar, ama çocukluk sevgiyle aydınlanır.

Çocuğunuzun büyüme hikâyesinde, siz hangi rolü oynamak istiyorsunuz?
Ekranların sessiz izleyicisi mi, yoksa gerçek hayatın sevgiyle yazılan kahramanı mı?

Gelin, çocuklarımızın ellerini bırakmayalım. Çünkü çocukluk bir kez yaşanır - ve o anların telafisi yoktur.

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Tüm Yazılar